Teknolojideki gelişme ve iletişimde sınırların ortadan kalmasıyla birlikte küresel dünyada ticaret, kaliteyi uygun fiyata satın alma arayışla yürütülüyor. Türkiye’deki işletmelerimizin bu beklentilere verdiği karşılık geçmiş yıllara kıyasla olumlu ivme kazanmış olsa da halen ulusal üretici ile uluslararası alıcı arasındaki ilişki ağı potansiyellerinin gerisinde bulunuyor.
Ülkemizdeki işletmeler, nitelikli ürünlerini çeşitli sebeplerden dolayı (iletişim, lisan eksikliği, zaman yetersizliği, tam donanımlı personel yetersizliği vb.) yurt dışına satmakta zorlanıyor. Uzmanlık gerektiren bir alan olan dış ticarette destek almadan ihracat yapan şirketler, karşılaştıkları teknik ve bürokratik zorluklardan kurtulamadıkları gibi, enerjilerini doğrudan pazarlama ve rekabete aktaramıyor.
İmalattaki gücünü artı değere dönüştüremeyen üreticimiz, nitelikli ürün ya da hizmetine ilişkin alıcıları ikna edemiyor. Sonuç olarak üretilen mal ve hizmete uygun pazar bulunamayınca, ürünün satış alanı daralmış iç pazardaki çetin rekabet ortamıyla sınırlı kalıyor. Dış pazara birkaç kalem ürün satabilen kimi orta ölçekli firmalar ise satışta süreklilik sağlayamadığı için imalatını sağlıklı bir şekilde planlayamıyor.
Tüm etken ve gerekçeleri bir araya getirdiğimizde, “Zarar görme, finansal kayıplara uğrama kaygısı” dış pazarlara girememenin ana nedeni olarak kendini gösteriyor.
Üreticimiz, bulduğu pazardan parasını alamama endişesiyle ürün ve hizmetlerini ürettiği yerde “güvende” tutma eğilimine giriyor. Yeni pazarlara girme isteği olsa da pek çok işletme, ürün ve hizmetini güvenle hangi pazarda satacağının yolunu bulamıyor.
Bunu aşabilmenin çaresi ise “stratejiden” geçiyor…
İş Geliştirme
Birçok pazarda yeni ürün ve hizmetlere ihtiyaç var. Ürün/hizmetler, doğru vizyon ve planlamayla; fiyatı ve kalitesiyle yeni bir pazarda rahatlıkla alıcı bulabiliyor. Ancak işletmelerimizin dünyadaki tüm uygun pazarları ve mevzuatlarını bilmesi mümkün olmuyor. Bunun için tecrübe, planlama ve analiz altyapısı ile network yatırımı olması gerekiyor.
Her coğrafyanın, her ülkenin farklı ticari kriterleri bulunduğundan (özel izne tabii ürünler, yasaklı ürünler vb.) bunlara ait mevzuatların iyi bilinmesi gerekiyor. Örneğin Avrupa’ya ürün/hizmet satmak için mutlaka AB normlarına uygun belli sertifikalara sahip olmak gerekiyor. Hedef pazar Ortadoğu ise daha çok fiyat endeksli hareket öne çıkıyor. Bunların tümü, analizler sonucu ortaya çıkan temel bir stratejiye ve yol haritasına dayanıyor.
Şirketlerin her konuda dış ticaret uzmanlarını bulmaları ve/ veya istihdam etmeleri mümkün olmadığından, tek bir çatı altında faaliyet yürüten uzmanlarımızla verimliliklerini artırıyoruz.
İş geliştirme olarak tanımladığımız bu çalışmalarımızda, işletmelerimiz için sektörleri ve ürünleri araştırıp “yenilenen” pazar argümanlarını değerlendiriyoruz. Şirket departmanları arasında koordinasyondan ürün revizyona, kritik hareket noktalarına yön veren projeksiyonlarla pazarda “var olabilmenin” yöntem ve taktiklerini sunuyoruz.
AYFİRA sayesinde işletmelerimizde dış ticaret işlemlerinin getirdiği yükümlülükler hafiflerken geliştirdiğimiz strateji, yeni pazarlarda üretimin gücünü kullanabilmenin kapılarını aralıyor.